3 Nisan 2010 Cumartesi

Yine zevrak-ı derunum kırılıp kenare düştü

yine zevrak-ı derunum kırılıp kenare düştü
dayanır mı şişedir bu reh-i seng -sare düştü

o zaman ki bezm-i canda bölüşüldü kale-i kam
bize hisse-i mahabbet dil-i pare pare düştü

gehi zir-i serde desti geh ayağı koltuğunda
düşe kalka haste-i gam der-i lutf-ı yare düştü

erişip behara bülbül yenilendi sohbet-i gül
yine nevbet-i tahamül dil-i bi karare düştü

meh-i burc-ı arızında gönül oldu hale mail
bana kendi taliimden bu siyeh sitare düştü

süzülüp o çeşm-i ahu dedi zevk-i vasla ya hu
bu değildi neyleyim bu yolum intizare düştü

reh-i mevlevide galib bu sıfatla kaldı hayran
kimi terk-i nam u şane kimi i'tibare düştü

aynı zamanda dede efendi'nin bestelediği tek şeyh galib şiiridir. mahur makamında ve yürük semai usulündedir. dede'nin bestesi şiirin ruhunu harika yansıtır, ki zaten dede'nin büyüklüğü, sözlü her eserinde saz ile söz arasında bu tarz mükemmel bir birliktelik kurmasındadır.

divan şiirine yepyeni ufuklar armağan eden şeyh galib bu dünyadan ayrıldığı vakit (1799), dede efendi klasik osmanlı müziği'nde yeni doruklar keşfetmek üzere çıkmıştır yola. denir ki, şeyh galib'in şiirine saygısızlık etmemek için bu yürük semai'den başka galib şiiri bestelememiştir dede. kendisinden sonra gelen istisnasız her musıkişinasın içinde ukteler bırakmıştır bu kararıyla.

bu iki ustanın bir araya geldiği tek eser olması sebebiyle bir pırlantadır, bir hazinedir bu yürük semai.
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=yine%20zevrak-%C4%B1%20derunum%20k%C4%B1r%C4%B1l%C4%B1p%20kenare%20d%C3%BC%C5%9Ft%C3%BC