10 Ekim 2007 Çarşamba

KIRMIZI İBİKLİ KÜÇÜK TAVUK

Aşağıdaki öykü çok hoşuma gitti ve sizlerle paylaşmak istedim. İngilterede
çoçukları böyle eğitiyorlarmış.

Sevgi ve sağlıcakla kalın

Sanki öykü değil, Türkiye’nin son 50 yılı.

Ya bu öyküyü yazan Türkiye’den esinlendi,

ya da Türkiyeyi “Kırmızı ibikli Tavuk”a çevirenler

bu öyküden esinlendiler.

Yok bunun başka açıklaması.

KIRMIZI İBİKLİ KÜÇÜK TAVUK

Zamanın birinde bir çiftlikte kırmızı ibikli küçük

bir tavuk yaşarmış.

Tavuk kendi yiyeceğini kendisi bulur ve bu güzel

çiftlikte çok mutlu

bir hayat yaşarmış. Bir gün buğday taneleri bulmuş

ve bunları ekerek

daha çok yiyecek elde edeceğini düşünmüş. Ancak

nasıl ekeceğini

bilmediği

için

arkadaşlarından yardım istemiş:

“- Bu buğday tanelerini ekmek için kim bana yardım

edecek ?”

Ördek cevaplamış:

“- Ben yardım edemem, ancak istersen sana kahve

tohumu satabilirim.

Buğday yerine kahve ekersen, çok para kazanır ve

istediğin kadar

buğday

alırsın.”

Domuz oradan seslenmiş:

“- Ben de yardım edemem, ancak kahve ekersen

ürünlerini ben satın

alırım.”

Fare hemen atlamış:

“- Ben buğday ekiminden anlamam ancak kahve ekmek

için gereken parayı

sana borç verebilirim, sonra ödersin.”

Ticaretten ve tarımdan anlamayan kırmızı ibikli

şirin tavuk, bu sözler

sonrasında kahve ekmeye karar vermiş ve buğdaydan

vazgeçmiş. Ancak

kahve nasıl ekilir bilmediğinden yine yardım

istemiş:

“- Kahve ekmek için kim bana yardım edecek?”

Ördek:

“- Ben yardım edemem, ancak kahvenin çabuk büyümesi

için gereken

gübreyi sana satabilirim” demiş.

Domuz:

“- Ben kahve yetiştirmekten anlamam ancak kahveleri

zararlı

böceklerden

korumak için ilaca ihtiyacın var, istersen sana

satarım” demiş.

Fare de:

“- Gübre ve ilaç için gereken parayı istersen sana

borç olarak veririm

” demiş.

Sonunda kırmızı ibikli tavuk çalışmaya başlamış,

çalışmıııııış

çalışmış. Kahve yetiştirmek buğday yetiştirmekten

daha zormuş ve daha

çok

gübre

ve ilaç gerekiyormuş. Ama tavuğumuz sonunda çok

zengin olacağını hayal

ederek sabretmiş. Ve sonunda hasat zamanı gelmiş ve

gerçekten de tavuk

çok miktarda ürün elde etmiş, kendisine yol gösteren

arkadaşlarına

seslenmiş:

“- Kahveleri satmama kim yardım edecek?”

Ördek:

“- Ben yardım edemem, ancak kahveleri işlemek ve

paketlemek için benim

fabrikama getirmelisin.”

Domuz:

“- Ben de yardım edemem, zaten her önüne gelen kahve

ektiği için kahve

fiyatları çok düştü, senin kahven beş para etmez.”

Fare:

“- Ben bu işlerden anlamam, ayrıca artık sana

verdiğim borçları ödemen

lazım.”

Sonunda kırmızı ibikli küçük tavuk gerçeğin farkına

varmış ve buğday

yerine kahve ekmenin büyük bir hata olduğunu

anlamış, çünkü borç

içinde

imiş ve yiyecek tek bir lokması yokmuş. Açlıktan

ölmemek için yine

yardım istemiş:

“- Yiyecek bir kaç lokma bulmama kim yardım edecek?”

Ördek:

- Ben yardım edemem, senin hiç paran yok.”

Domuz:

“- Ben de yardım edemem, zaten herkes kahve ektiği

için buğday eken de

kalmadı, yiyecek yok.”

Fare:

“- Ben yiyecek bulamam. Ancak bana borçlarını

ödemediğin için para

yerine senin tarlanı almak zorundayım, iyi bir tavuk

olursan, belki

senin

o

tarlada boğaz tokluğuna çalışıp, benim için buğday

yetiştirmene izin

verebilirim.

Şimdilerde bizim kırmızı ibikli küçük tavuğumuz,

artık farenin olan

eski tarlasında buğday yetiştiriyor ve karnını

doyurmaya çalışıyor.

Kaynak : İngiltere de ilkokullarda okuma kitabı

olarak okutulan “The

Little Red Hen” kitabı