Aşağıdaki öykü çok hoşuma gitti ve sizlerle paylaşmak istedim. İngilterede
çoçukları böyle eğitiyorlarmış.
Sevgi ve sağlıcakla kalın
Sanki öykü değil, Türkiye’nin son 50 yılı.
Ya bu öyküyü yazan Türkiye’den esinlendi,
ya da Türkiyeyi “Kırmızı ibikli Tavuk”a çevirenler
bu öyküden esinlendiler.
Yok bunun başka açıklaması.
KIRMIZI İBİKLİ KÜÇÜK TAVUK
Zamanın birinde bir çiftlikte kırmızı ibikli küçük
bir tavuk yaşarmış.
Tavuk kendi yiyeceğini kendisi bulur ve bu güzel
çiftlikte çok mutlu
bir hayat yaşarmış. Bir gün buğday taneleri bulmuş
ve bunları ekerek
daha çok yiyecek elde edeceğini düşünmüş. Ancak
nasıl ekeceğini
bilmediği
için
arkadaşlarından yardım istemiş:
“- Bu buğday tanelerini ekmek için kim bana yardım
edecek ?”
Ördek cevaplamış:
“- Ben yardım edemem, ancak istersen sana kahve
tohumu satabilirim.
Buğday yerine kahve ekersen, çok para kazanır ve
istediğin kadar
buğday
alırsın.”
Domuz oradan seslenmiş:
“- Ben de yardım edemem, ancak kahve ekersen
ürünlerini ben satın
alırım.”
Fare hemen atlamış:
“- Ben buğday ekiminden anlamam ancak kahve ekmek
için gereken parayı
sana borç verebilirim, sonra ödersin.”
Ticaretten ve tarımdan anlamayan kırmızı ibikli
şirin tavuk, bu sözler
sonrasında kahve ekmeye karar vermiş ve buğdaydan
vazgeçmiş. Ancak
kahve nasıl ekilir bilmediğinden yine yardım
istemiş:
“- Kahve ekmek için kim bana yardım edecek?”
Ördek:
“- Ben yardım edemem, ancak kahvenin çabuk büyümesi
için gereken
gübreyi sana satabilirim” demiş.
Domuz:
“- Ben kahve yetiştirmekten anlamam ancak kahveleri
zararlı
böceklerden
korumak için ilaca ihtiyacın var, istersen sana
satarım” demiş.
Fare de:
“- Gübre ve ilaç için gereken parayı istersen sana
borç olarak veririm
” demiş.
Sonunda kırmızı ibikli tavuk çalışmaya başlamış,
çalışmıııııış
çalışmış. Kahve yetiştirmek buğday yetiştirmekten
daha zormuş ve daha
çok
gübre
ve ilaç gerekiyormuş. Ama tavuğumuz sonunda çok
zengin olacağını hayal
ederek sabretmiş. Ve sonunda hasat zamanı gelmiş ve
gerçekten de tavuk
çok miktarda ürün elde etmiş, kendisine yol gösteren
arkadaşlarına
seslenmiş:
“- Kahveleri satmama kim yardım edecek?”
Ördek:
“- Ben yardım edemem, ancak kahveleri işlemek ve
paketlemek için benim
fabrikama getirmelisin.”
Domuz:
“- Ben de yardım edemem, zaten her önüne gelen kahve
ektiği için kahve
fiyatları çok düştü, senin kahven beş para etmez.”
Fare:
“- Ben bu işlerden anlamam, ayrıca artık sana
verdiğim borçları ödemen
lazım.”
Sonunda kırmızı ibikli küçük tavuk gerçeğin farkına
varmış ve buğday
yerine kahve ekmenin büyük bir hata olduğunu
anlamış, çünkü borç
içinde
imiş ve yiyecek tek bir lokması yokmuş. Açlıktan
ölmemek için yine
yardım istemiş:
“- Yiyecek bir kaç lokma bulmama kim yardım edecek?”
Ördek:
- Ben yardım edemem, senin hiç paran yok.”
Domuz:
“- Ben de yardım edemem, zaten herkes kahve ektiği
için buğday eken de
kalmadı, yiyecek yok.”
Fare:
“- Ben yiyecek bulamam. Ancak bana borçlarını
ödemediğin için para
yerine senin tarlanı almak zorundayım, iyi bir tavuk
olursan, belki
senin
o
tarlada boğaz tokluğuna çalışıp, benim için buğday
yetiştirmene izin
verebilirim.
Şimdilerde bizim kırmızı ibikli küçük tavuğumuz,
artık farenin olan
eski tarlasında buğday yetiştiriyor ve karnını
doyurmaya çalışıyor.
Kaynak : İngiltere de ilkokullarda okuma kitabı
olarak okutulan “The
Little Red Hen” kitabı